Türkiye’de Saç Ekimi Sonrası İz Kalırsa Ne Yapılır? Çözüm Yolları

“`html

Saç ekimi, saç dökülmesi yaşayan birçok kişi için kalıcı bir çözüm sunar. Türkiye, bu alanda dünyanın önde gelen merkezlerinden biridir. Her yıl binlerce insan yeni ve gür saçlara kavuşmak için Türkiye’ye geliyor. Operasyonun başarısı kadar, operasyon sonrası iyileşme süreci de önemlidir. Bu süreçte en çok merak edilen konulardan biri de iz kalma ihtimalidir. Modern saç ekimi teknikleri iz riskini en aza indirir. Ancak yine de bazı durumlarda, özellikle donör bölgede küçük de olsa izler kalabilir. Bu durum, kişinin cilt yapısına, uygulanan tekniğe ve operasyon sonrası bakıma bağlı olarak değişir. Eğer siz de Türkiye’de saç ekimi sonrası iz kalırsa ne yapmalı diye düşünüyorsanız, yalnız değilsiniz. Bu durum can sıkıcı olabilir ama çözümsüz değildir. Neyse ki, bu izlerin görünümünü azaltmak veya tamamen ortadan kaldırmak için birçok yöntem mevcuttur. Bu yazıda, saç ekimi sonrası izlerin neden oluştuğunu, bu izler için evde ve profesyonel olarak neler yapılabileceğini ve en başından iz kalmasını nasıl önleyebileceğinizi detaylı bir şekilde ele alacağız.

Saç Ekimi Sonrası İz Neden Oluşur?

Saç ekimi, cerrahi bir işlemdir. Her cerrahi işlemde olduğu gibi, saç ekiminde de bir miktar iz kalma potansiyeli vardır. İzlerin tipi ve belirginliği, büyük ölçüde kullanılan saç ekimi tekniğine bağlıdır. Temel olarak iki ana teknik bulunur: FUT (Foliküler Ünite Transplantasyonu) ve FUE (Foliküler Ünite Ekstraksiyonu). Bu iki tekniğin donör bölgeden saç köklerini alma şekli farklıdır ve bu da geride bıraktıkları iz türünü doğrudan etkiler. Ayrıca, cerrahın tecrübesi, kliniğin teknolojik altyapısı ve hastanın iyileşme sürecindeki özeni de iz oluşumunda önemli rol oynar. Kötü iyileşme, enfeksiyon veya kişinin keloid gibi yara iyileşme bozukluklarına yatkınlığı da izlerin daha belirgin olmasına neden olabilir. Bu nedenle, sürecin her aşaması, iz kalma riskini yönetmek açısından kritik bir öneme sahiptir.

Bu içeriğimizi de görmek ister misiniz Türkiye’de Saç Ekimi Sonrası PRP Ne Zaman Yapılır? Detaylı Zamanlama Rehberi

FUT ve FUE Tekniği Arasındaki İz Farkları

Saç ekimi sonrası iz kalma durumunu anlamak için öncelikle FUT ve FUE teknikleri arasındaki temel farkı bilmek gerekir. FUT tekniği, daha eski bir yöntemdir. Bu teknikte, saç kökleri ense bölgesinden veya başın yanlarından ince bir şerit halinde kesilerek alınır. Bu şerit daha sonra mikroskop altında tek tek saç köklerine ayrılır ve ekim yapılacak alana nakledilir. Saç şeridinin alındığı bölge ise dikişle kapatılır. Bu dikiş hattı iyileştiğinde, geride kulaktan kulağa uzanan ince, yatay bir çizgi şeklinde kalıcı bir iz bırakır. Bu izin uzunluğu, alınan şeridin boyutuna bağlı olarak değişir. Saçlar uzadığında bu iz genellikle kamufle olsa da, özellikle saçlarını kısa kestiren kişilerde fark edilebilir. Bu nedenle FUT tekniği günümüzde daha az tercih edilmektedir. FUE tekniği ise çok daha modern bir yaklaşımdır. FUE yönteminde, saç kökleri donör bölgeden şerit halinde değil, mikromotor adı verilen özel bir cihazla tek tek alınır. Her bir saç kökü, 0.6 ila 1.0 mm çapında küçük dairesel kesilerle çıkarılır. Bu işlem sonucunda, donör bölgede yüzlerce veya binlerce küçük, nokta şeklinde yara izi oluşur. Bu izler, FUT tekniğindeki çizgi şeklindeki izin aksine, çok daha küçük ve dağınıktır. İyileşme süreci tamamlandığında bu noktacıklar genellikle çıplak gözle fark edilmeyecek kadar küçülür ve beyazlar. Saçlar çok kısa kesilse bile genellikle belli olmazlar. DHI (Doğrudan Saç Ekimi) gibi FUE’nin alt dalları da benzer şekilde minimal iz bırakır. Ancak FUE tekniğinde de cerrahın deneyimi çok önemlidir. Eğer kökler çok sık aralıklarla veya çok fazla sayıda alınırsa, donör bölgede “güve yemiş” gibi görünen seyrek bir alan ve daha belirgin izler kalabilir.

Saç Ekimi Sonrası Kalan İz İçin Evde Uygulanabilecek Yöntemler

Saç ekimi sonrası oluşan küçük ve yüzeysel izlerin görünümünü azaltmak için evde uygulanabilecek bazı yöntemler bulunur. Bu yöntemler genellikle sabır ve düzenli uygulama gerektirir. Unutulmaması gereken en önemli nokta, herhangi bir ürün veya yöntemi denemeden önce mutlaka operasyonu yapan doktorunuza danışmanız gerektiğidir. Yara tamamen iyileşmeden ve kabuklar dökülmeden bölgeye herhangi bir şey sürmek, enfeksiyon riskini artırabilir ve iyileşme sürecini olumsuz etkileyebilir. Evde uygulanacak yöntemler, genellikle cildin nem dengesini sağlamaya, kolajen üretimini desteklemeye ve yara dokusunun daha esnek hale gelmesine yardımcı olur. Bu tedaviler, özellikle yeni oluşmuş ve kırmızımsı izler üzerinde daha etkili olabilir. Eski ve beyazlamış izler için ise genellikle daha profesyonel tedaviler gerekir.

Doğal Yağlar ve Kremler

Piyasada yara izi görünümünü azaltmaya yardımcı olduğu belirtilen birçok krem ve doğal yağ bulunmaktadır. Bunların başında silikon bazlı jeller ve tabakalar gelir. Silikon, yara bölgesini nemli tutarak ve bir koruyucu tabaka oluşturarak anormal yara iyileşmesini önlemeye yardımcı olur. Bu, kolajen üretimini düzenler ve izin daha düz, daha yumuşak ve daha az belirgin hale gelmesini sağlar. Doktorunuzun onayıyla, yara tamamen kapandıktan sonra günde bir veya iki kez düzenli olarak kullanılabilir. Soğan özü (extractum cepae) içeren jeller de popüler seçenekler arasındadır. Soğan özünün anti-enflamatuar özelliklere sahip olduğu ve kolajen üretimini düzenleyerek yara izi dokusunun büyümesini engelleyebileceği düşünülmektedir. Vitamin E yağı ve aloe vera jeli gibi doğal ürünler de cildi nemlendirme ve yatıştırma özellikleriyle bilinir. Bu ürünler cildin elastikiyetini artırarak iz dokusunun daha esnek olmasına yardımcı olabilir. Ancak bu doğal ürünlerin etkinliği kişiden kişiye değişir ve bilimsel kanıtları silikon jeller kadar güçlü değildir. Hangi ürünü kullanırsanız kullanın, en iyi sonuç için ürünü yara izi üzerine düzenli olarak, genellikle birkaç ay boyunca uygulamanız gerekir. Uygulama yaparken nazik olmak ve bölgeyi tahriş etmemek önemlidir.

Masaj Teknikleri

Yara izi masajı, iyileşmiş yara dokusunu yumuşatmak ve düzleştirmek için kullanılan basit ama etkili bir yöntemdir. Doktorunuz yaranın tamamen iyileştiğini ve masaj yapmaya başlamanın güvenli olduğunu söylediğinde bu tekniği uygulayabilirsiniz. Bu genellikle operasyondan birkaç hafta sonra olur. Masaj, yara dokusunun altındaki kolajen liflerini kırmaya ve yeniden düzenlemeye yardımcı olur. Bu, izin daha az sert ve daha az kabarık olmasını sağlar. Ayrıca, bölgedeki kan dolaşımını artırarak iyileşme sürecini destekler. Masaj yapmak için parmak uçlarınızı kullanabilirsiniz. İşaret ve orta parmağınızla yara izi üzerine hafif bir baskı uygulayın. Dairesel hareketlerle veya yara izi boyunca ileri geri hareketlerle nazikçe masaj yapın. Günde birkaç kez, her seferinde 5-10 dakika kadar masaj yapmak yeterlidir. Masaj sırasında cildin kayganlığını artırmak ve tahrişi önlemek için doktorunuzun onayladığı bir losyon veya yağ (örneğin E vitamini yağı) kullanabilirsiniz. Masaj yaparken çok fazla baskı uygulamaktan kaçınmalısınız; amaç cildi germek ve hareket ettirmektir, acı vermek değil. Düzenli olarak yapıldığında, yara izi masajı zamanla izin dokusunu ve görünümünü önemli ölçüde iyileştirebilir.

Türkiye’de Saç Ekimi Sonrası İz Tedavisi İçin Profesyonel Seçenekler

Evde uygulanan yöntemler yeterli gelmediğinde veya izler daha belirgin olduğunda, Türkiye’deki dermatoloji ve estetik klinikleri birçok profesyonel tedavi seçeneği sunar. Bu tedaviler, daha hızlı ve daha etkili sonuçlar almak için tasarlanmıştır. Saç ekimi sonrası iz tedavisi için en uygun yöntemin hangisi olduğuna, izin tipine, büyüklüğüne, konumuna ve kişinin cilt yapısına göre bir uzman doktor karar vermelidir. Türkiye, medikal estetik alanındaki tecrübesi ve gelişmiş teknolojisiyle bu tür tedaviler için de oldukça popüler bir destinasyondur. Lazer tedavilerinden mikroiğnelemeye, hatta cerrahi müdahalelere kadar geniş bir yelpazede çözümler mevcuttur. Bu işlemler, yara dokusunu yeniden yapılandırarak, rengini düzelterek ve yüzeyini pürüzsüzleştirerek izlerin çok daha az fark edilir hale gelmesini sağlar.

Lazer Tedavileri

Lazerle iz tedavisi, saç ekimi sonrası kalan izler için en etkili yöntemlerden biridir. Farklı lazer türleri, farklı türdeki izler için kullanılır. Fraksiyonel lazerler (örneğin Fraksiyonel CO2 veya Erbium), bu alanda en sık kullanılan teknolojilerdendir. Bu lazerler, cildin üst katmanlarına mikroskobik delikler açarak kontrollü bir hasar yaratır. Vücut bu hasarı onarmak için yeni ve sağlıklı kolajen üretmeye başlar. Bu süreç, yara dokusunun yeniden yapılanmasını, izin yüzeyinin pürüzsüzleşmesini ve daha normal bir cilt dokusuna kavuşmasını sağlar. Fraksiyonel lazerler hem FUE’nin nokta şeklindeki izleri hem de FUT’un çizgi şeklindeki izleri için kullanılabilir. Diğer bir lazer türü olan Pulsed-Dye Lazer (PDL) ise özellikle kırmızı ve pembe renkli yeni izler için etkilidir. Bu lazer, yara dokusundaki kan damarlarını hedef alarak kızarıklığı azaltır ve izin renginin normal cilt tonuna dönmesine yardımcı olur. Lazer tedavileri genellikle birden fazla seans gerektirir. Seanslar arasında genellikle 4-6 hafta beklenir. İşlem sırasında hafif bir yanma hissi olabilir ve sonrasında bölgede kızarıklık ve hafif bir şişlik görülebilir, ancak bu etkiler birkaç gün içinde geçer. Tedavinin sonuçları zamanla, vücut kolajen üretmeye devam ettikçe ortaya çıkar.

Mikroiğneleme (Dermapen/Dermaroller)

Mikroiğneleme, cildin kendi kendini yenileme mekanizmasını tetikleyerek yara izlerini tedavi eden bir yöntemdir. Bu işlemde, üzerinde çok sayıda küçük ve ince iğne bulunan Dermapen veya Dermaroller gibi cihazlar kullanılır. Bu cihazlar, yara izi olan bölgede cildin yüzeyinde binlerce mikroskobik kanal açar. Tıpkı fraksiyonel lazerde olduğu gibi, bu kontrollü mikro yaralanmalar vücudun doğal iyileşme sürecini başlatır. Cilt, bu kanalları onarmak için yoğun bir şekilde kolajen ve elastin üretmeye başlar. Yeni üretilen kolajen, eski ve düzensiz yara dokusunun yerini alarak izin daha pürüzsüz, daha yumuşak ve daha az belirgin hale gelmesini sağlar. Mikroiğneleme, özellikle çökük (atrofik) yara izlerinin doldurulmasında ve cildin genel dokusunun iyileştirilmesinde etkilidir. İşlem öncesinde bölgeye anestezik krem sürülerek acı hissi en aza indirilir. Tedavi genellikle 3-6 seans sürer ve seanslar arasında yaklaşık bir ay beklenir. Mikroiğneleme, lazer tedavisine göre daha az maliyetli bir seçenek olabilir ve iyileşme süreci genellikle daha kısadır. İşlem sonrası birkaç gün süren hafif bir kızarıklık normaldir.

Skar Revizyonu Ameliyatı

Skar revizyonu, genellikle diğer tedavilerin yetersiz kaldığı, geniş, kabarık veya çok belirgin FUT izleri için düşünülen cerrahi bir yöntemdir. Bu işlem, kelimenin tam anlamıyla eski yara izini düzeltme ameliyatıdır. Bir plastik cerrah, eski yara izini cerrahi olarak çıkarır ve ardından yaranın kenarlarını çok daha dikkatli ve estetik bir dikiş tekniğiyle yeniden birleştirir. Amaç, geniş ve çirkin bir izi, çok daha ince, daha az fark edilir ve daha iyi iyileşecek yeni bir izle değiştirmektir. Bazen cerrah, yaranın yönünü değiştirerek veya “Z-plasti” gibi özel teknikler kullanarak izin cilt çizgilerine daha iyi uyum sağlamasını ve daha az gergin olmasını sağlayabilir. Bu, izin daha az belirgin olmasına yardımcı olur. Skar revizyonu, lokal anestezi altında yapılan bir işlemdir ve iyileşme süreci, orijinal yaraya göre genellikle daha hızlı ve sorunsuzdur. Bu yöntem, özellikle FUT tekniği sonrası oluşan ve kişinin saçlarını kısa kullanmasını engelleyen belirgin izler için kalıcı bir çözüm sunabilir. Ancak bu bir ameliyat olduğu için, karar vermeden önce potansiyel riskleri ve faydaları cerrahınızla detaylı bir şekilde konuşmanız önemlidir.

Saç Ekimi Sonrası İz Kalmaması İçin Alınacak Önlemler

Saç ekimi sonrası iz tedavisi seçenekleri olsa da, en iyi yaklaşım en başından iz oluşumunu en aza indirmektir. “Önlemek, tedavi etmekten daha iyidir” ilkesi burada da geçerlidir. İz kalma riskini azaltmak, büyük ölçüde operasyon öncesi doğru kararlar vermekle ve operasyon sonrası bakım talimatlarına titizlikle uymakla mümkündür. Doğru klinik ve cerrah seçimi, kullanılacak tekniğin size uygunluğu ve iyileşme sürecindeki kişisel özeniniz, nihai sonucu doğrudan etkiler. Bu adımlara dikkat ederek, neredeyse fark edilmeyen izlerle başarılı bir saç ekimi süreci geçirebilirsiniz. Unutmayın ki, bu süreç bir ekip işidir ve sizin de bu ekipte önemli bir rolünüz vardır.

Doğru Klinik ve Cerrah Seçimi

Saç ekimi sonrası iz kalmamasında en belirleyici faktör, şüphesiz operasyonu gerçekleştiren cerrahın tecrübesi ve kliniğin kalitesidir. Deneyimli bir cerrah, FUE tekniğinde greftleri (saç köklerini) alırken ne kadar derine inmesi gerektiğini, hangi açıyla çalışması gerektiğini ve donör bölgeyi nasıl homojen bir şekilde kullanacağını çok iyi bilir. Greftlerin çok yakın mesafeden veya belirli bir bölgeden aşırı sayıda alınması (overharvesting), o bölgede kalıcı seyrekliğe ve gözle görülür nokta izlerine yol açar. İyi bir cerrah, donör bölgenin kapasitesini doğru değerlendirir ve gelecekteki olası saç dökülmelerini de hesaba katarak güvenli bir alandan alım yapar. Benzer şekilde, FUT tekniğinde de cerrahın dikiş tekniği, izin ne kadar ince ve belirsiz olacağını belirler. “Trikofitik kapama” gibi özel dikiş teknikleri, dikiş hattının içinden de saçların çıkmasına izin vererek izin daha iyi kamufle olmasını sağlar. Bu nedenle, klinik seçimi yaparken sadece fiyata odaklanmamalısınız. Cerrahın sertifikalarını, daha önce yaptığı operasyonların öncesi-sonrası fotoğraflarını (özellikle donör bölge fotoğraflarını) ve hasta yorumlarını dikkatlice inceleyin. Güvenilir bir klinik, size tüm bu bilgileri şeffaf bir şekilde sunmaktan çekinmeyecektir.

Ameliyat Sonrası Bakım Talimatlarına Uymak

Operasyon ne kadar başarılı geçerse geçsin, iyileşme sürecindeki bakım, izlerin nihai görünümünü büyük ölçüde etkiler. Cerrahınızın ve kliniğinizin size vereceği operasyon sonrası bakım talimatlarına harfiyen uymanız çok önemlidir. Bu talimatlar genellikle şunları içerir: İlk birkaç gün bölgeyi temiz ve kuru tutmak, doktorunuzun önerdiği şekilde yıkama yapmak, yara üzerinde oluşan kabukları kesinlikle koparmamak veya kaşımamak. Kabuklar, altındaki dokunun iyileşmesi için doğal bir pansuman görevi görür; onları erken koparmak enfeksiyon riskini artırır ve yara izini kötüleştirir. Ayrıca, operasyon sonrası ilk birkaç hafta boyunca ağır egzersizlerden, saunadan, hamamdan ve yüzmekten kaçınmak gerekir. Bu tür aktiviteler kan basıncını artırarak kanamaya neden olabilir veya enfeksiyon riskini yükseltebilir. En önemli konulardan biri de güneşten korunmaktır. İyileşen yara dokusu, güneşe karşı çok hassastır. İlk birkaç ay boyunca donör bölgeyi doğrudan güneş ışığına maruz bırakmak, izlerin kalıcı olarak koyulaşmasına (hiperpigmentasyon) neden olabilir. Bu da izleri çok daha belirgin hale getirir. Dışarı çıkarken mutlaka şapka takmalı veya yüksek faktörlü bir güneş koruyucu kullanmalısınız.

Saç Ekimi İzlerini Kapatmak İçin Alternatif Yöntemler

Bazı durumlarda, tüm tedavilere rağmen izler hala bir miktar belirgin kalabilir veya kişi daha fazla tıbbi işlem yaptırmak istemeyebilir. Neyse ki, bu izleri etkili bir şekilde gizlemek ve kamufle etmek için cerrahi olmayan alternatif yöntemler de mevcuttur. Bu yöntemler, yara izini tedavi etmek yerine onu görünmez kılmaya odaklanır. Saç simülasyonu gibi teknolojik çözümlerden, doğru saç kesimi gibi basit ve pratik fikirlere kadar çeşitli seçenekler bulunur. Bu alternatifler, özellikle mevcut durumdan memnun olmayan ve hızlı bir çözüm arayan kişiler için harika sonuçlar verebilir. İzlerin psikolojik etkisini ortadan kaldırarak kişinin özgüvenini yeniden kazanmasına yardımcı olurlar.

Saç Simülasyonu (SMP – Scalp Micropigmentation)

Saç simülasyonu veya kafa derisi mikropigmentasyonu (SMP), saç ekimi izlerini kamufle etmek için kullanılan son derece etkili ve popüler bir yöntemdir. Bu işlem, aslında sanatsal bir dövme tekniğidir. Özel olarak tasarlanmış cihazlar ve doğal pigmentler kullanılarak, kafa derisine binlerce küçük nokta yapılır. Bu noktalar, yeni kesilmiş saç köklerinin görünümünü taklit eder. Uygulama, yara izi dokusunun üzerine ve çevresine yapılarak, izin rengini ve dokusunu çevreleyen saçlı deriyle aynı görünüme kavuşturur. Bu sayede iz, adeta bir kamuflajla gizlenir ve fark edilmesi çok zor hale gelir. SMP, hem FUT tekniğinin bıraktığı uzun, çizgi şeklindeki izler için hem de FUE tekniğinin nokta şeklindeki izleri için mükemmel sonuçlar verir. Özellikle saçlarını çok kısa kullanan erkekler için FUT izini gizlemede en iyi çözümlerden biridir. İşlem, bu alanda uzmanlaşmış profesyoneller tarafından yapılmalıdır. Doğru renk pigmentinin seçilmesi ve noktaların doğal saç kökleriyle uyumlu bir şekilde yerleştirilmesi, işlemin başarısı için kritiktir. Genellikle 2-3 seans süren SMP, kalıcı bir çözüm sunar ancak zamanla pigmentlerin rengi solabileceğinden birkaç yılda bir rötuş seansları gerekebilir.

Saç Stili ile İzleri Gizleme

En basit, en hızlı ve en maliyetsiz çözüm, doğru saç stilini seçmektir. Bu yöntem özellikle ense bölgesindeki FUT izleri için oldukça işe yarar. FUT operasyonu sonrası oluşan yatay izi kapatmak için, ense ve yanlardaki saçları bir miktar uzun bırakmak yeterlidir. Genellikle 1-2 cm uzunluğundaki saç bile bu izi tamamen kapatabilir. Bu nedenle, saçlarını sıfır numaraya vurdurmayı düşünmeyen kişiler için FUT izi günlük hayatta bir sorun teşkil etmez. FUE izleri ise genellikle çok daha küçüktür ve saçlar çok kısa kesilse bile belli olmaz. Ancak donör bölgede aşırı alım yapılmışsa ve hafif bir seyrelme varsa, yine saçları biraz daha uzun tutmak bu görünümü kamufle etmeye yardımcı olabilir. Saç stilinizi belirlerken berberinize durumu anlatabilir ve izi en iyi şekilde kapatacak bir kesim modeli konusunda ondan yardım isteyebilirsiniz. Katlı kesimler veya saçın arkaya doğru taranarak hacim verildiği modeller, donör bölgedeki olası kusurları gizlemek için iyi seçenekler olabilir. Bu basit yöntem, herhangi bir ek işleme gerek kalmadan mevcut durumu yönetmenizi sağlar.

Sonuç

Türkiye’de saç ekimi sonrası iz kalması, endişe verici bir durum gibi görünse de, günümüz teknolojisi ve tedavi yöntemleri sayesinde çözümsüz bir sorun değildir. İzlerin oluşumu büyük ölçüde seçilen tekniğe, cerrahın tecrübesine ve operasyon sonrası bakıma bağlıdır. FUE gibi modern teknikler iz riskini minimuma indirmiştir. Ancak yine de iz kalması durumunda, evde uygulanabilecek doğal yöntemlerden lazer tedavisi, mikroiğneleme ve skar revizyonu gibi profesyonel çözümlere kadar birçok seçenek mevcuttur. Ayrıca, saç simülasyonu (SMP) veya doğru saç stili gibi kamufle etme yöntemleri de izleri etkili bir şekilde gizleyebilir. En önemli adım, en başından doğru kliniği ve cerrahı seçerek ve operasyon sonrası talimatlara titizlikle uyarak iz kalma riskini en aza indirmektir. Eğer bir iz sorunu yaşıyorsanız, en doğru tedavi planı için mutlaka bir dermatolog veya plastik cerraha danışmalısınız.

Sıkça Sorulan Sorular

FUE tekniğinde hiç iz kalmaz mı?

FUE tekniği “izsiz” bir yöntem olarak tanıtılsa da bu tam olarak doğru değildir. FUE, çizgi şeklinde büyük bir iz bırakmaz. Ancak her bir saç kökünün alındığı yerde milimetrik, nokta şeklinde küçük izler bırakır. Bu izler genellikle iyileştikçe beyazlar ve saçların arasında kaybolur, çıplak gözle fark edilmeleri çok zordur. Ancak çok deneyimsiz bir ekip tarafından aşırı alım yapılırsa veya kişinin cilt yapısı keloid oluşumuna yatkınsa bu noktacıklar daha belirgin olabilir.

Saç ekimi izi ne zaman iyileşir?

Saç ekimi izinin tam olarak iyileşmesi ve nihai görünümünü alması 12 ila 18 ay sürebilir. İlk birkaç hafta yara bölgesi kırmızı ve kabuklu olur. Kabuklar döküldükten sonra bölge pembe bir görünüm alır. Bu pembelik zamanla solarak normal cilt rengine döner. Yara dokusu bu süre zarfında olgunlaşmaya ve yumuşamaya devam eder. İz tedavilerine başlamak için genellikle yaranın bu olgunlaşma sürecini tamamlaması beklenir.

Lazerle iz tedavisi acı verir mi?

Lazerle iz tedavisi sırasında genellikle hafif bir rahatsızlık veya lastik çarpması gibi bir his duyulur. Acı eşiği kişiden kişiye değişmekle birlikte, çoğu hasta işlemi rahatlıkla tolere eder. Daha hassas hastalar için veya daha yoğun lazer uygulamalarında, işlemden önce bölgeye anestezik (uyuşturucu) krem sürülerek acı hissi en aza indirilir. İşlem sonrası hafif bir yanma hissi olabilir ancak bu genellikle birkaç saat içinde geçer.

Saç ekimi sonrası iz için ne zaman doktora gitmeliyim?

Operasyondan sonraki ilk aylarda izin kırmızı veya pembe olması normal iyileşme sürecinin bir parçasıdır. Ancak yara bölgesinde aşırı ağrı, akıntı, şişlik veya kötü koku gibi enf