Türkiye’de Saç Ekimi Başarı Oranı Nedir? Gerçek Rakamlar ve Etkileyen Faktörler
“`html
Saç dökülmesi yaşayan birçok kişi için saç ekimi kalıcı bir çözüm sunar. Türkiye, bu alanda dünyanın en popüler merkezlerinden biri haline geldi. Uygun fiyatlar, tecrübeli doktorlar ve modern klinikler sayesinde her yıl on binlerce insan saç ekimi için Türkiye’yi tercih ediyor. Ancak akıllardaki en önemli soru hep aynı: Türkiye’de saç ekimi başarı oranı kaç? Bu soruya internette hızlı bir arama yaptığınızda %95, %98 gibi çok yüksek rakamlar görebilirsiniz. Peki bu rakamlar ne kadar gerçekçi? Başarı oranı neye göre belirleniyor ve bu oranı etkileyen faktörler neler? Bu yazıda, reklam sloganlarından uzak, gerçekçi ve detaylı bir bakış açısıyla Türkiye’deki saç ekimi başarı oranlarını ele alacağız. Başarının sadece ekilen saçların çıkması olmadığını, aynı zamanda doğal bir görünüm ve hasta memnuniyeti gibi unsurları da içerdiğini göreceksiniz. Doğru kliniği seçmekten operasyon sonrası bakıma kadar başarıyı etkileyen her adımı basit ve anlaşılır bir dille anlatacağız.
Türkiye’de Saç Ekimi Başarı Oranı Gerçekten Yüksek Mi?
Türkiye’deki saç ekimi klinikleri genellikle %95’in üzerinde bir başarı oranından bahseder. Bu oran, kulağa oldukça etkileyici gelir ve birçok insanı Türkiye’ye çeken en önemli sebeplerden biridir. Ancak bu rakamın ne anlama geldiğini doğru yorumlamak gerekir. Saç ekiminde “başarı”, tek bir kritere bağlı değildir. Genellikle bu yüksek oranlar, ekilen saç köklerinin (greftlerin) operasyondan sonra ne kadarının canlı kaldığını ve saç üretmeye devam ettiğini ifade eder. Yani, ekilen 100 greftten 95’inin veya daha fazlasının tutması, teknik olarak yüksek bir başarıdır. Türkiye’deki tecrübeli cerrahlar ve gelişmiş teknolojiler sayesinde bu greft sağkalım oranlarına ulaşmak oldukça mümkündür. Özellikle FUE ve DHI gibi modern teknikler, greftlerin toplanması ve ekilmesi sırasında minimum hasar görmesini sağlayarak bu oranı artırır. Yıllardır binlerce operasyon yapan ekipler, greftleri nasıl en verimli şekilde toplayacaklarını, saklayacaklarını ve ekeceklerini çok iyi bilirler. Bu tecrübe, Türkiye’nin greft sağkalımı konusundaki yüksek başarı oranının temelini oluşturur.
Ancak gerçek başarı, sadece rakamlardan ibaret değildir. Hastanın beklentilerinin karşılanması ve elde edilen sonucun estetik olarak tatmin edici olması da en az greftlerin tutması kadar önemlidir. Örneğin, greftlerin %98’i tutmuş olabilir, ama saç çizgisi doğal görünmüyorsa, saçlar yanlış açıyla ekilmişse veya yoğunluk yetersiz kalmışsa, hasta bu sonucu “başarısız” olarak görebilir. Bu nedenle, Türkiye’de saç ekimi başarı oranı değerlendirilirken hasta memnuniyeti de denkleme katılmalıdır. İyi bir klinik, sadece teknik başarıya odaklanmaz. Aynı zamanda hastanın yüz yapısına uygun, doğal bir saç çizgisi tasarlar, saçların çıkış yönünü ve açısını doğru ayarlar ve hastanın donör bölgesinin kapasitesine göre gerçekçi bir yoğunluk planı yapar. Türkiye’nin bu alandaki ünü, sadece teknik beceriden değil, aynı zamanda estetik vizyona sahip cerrahların varlığından da kaynaklanmaktadır. Sonuç olarak, Türkiye’deki yüksek başarı oranları bir pazarlama abartısı değildir, ancak bu oranların greft sağkalımını ifade ettiğini ve nihai başarının doğal görünüm ve hasta memnuniyeti ile ölçüldüğünü bilmek önemlidir.
Saç Ekimi Başarı Oranını Etkileyen Temel Faktörler Nelerdir?
Saç ekimi operasyonunun sonucu, tek bir nedene bağlı değildir. Birçok farklı faktör bir araya gelerek nihai başarıyı belirler. Bu faktörler üç ana başlık altında toplanabilir: klinik ve doktor seçimi, hastanın kendi durumu ve operasyon sonrası bakım süreci. Bu üç unsurun her biri, zincirin bir halkası gibidir; biri zayıf olursa, tüm sonuç olumsuz etkilenebilir. Örneğin, dünyanın en iyi cerrahı bile, operasyon sonrası talimatlara uymayan bir hastada istediği sonucu alamaz. Benzer şekilde, tüm talimatlara harfiyen uyan bir hasta, tecrübesiz bir ekibin elinde hayal kırıklığına uğrayabilir. Bu nedenle, Türkiye’de saç ekimi başarı oranı kaç sorusunun cevabı, bu faktörlerin ne kadar iyi yönetildiğine bağlı olarak kişiden kişiye değişir. Şimdi bu faktörleri daha detaylı inceleyelim ve her birinin başarı üzerindeki etkisini görelim.
Kliniğin ve Doktorun Rolü
Saç ekimi başarısındaki en kritik değişken, şüphesiz operasyonu gerçekleştiren ekip ve kliniğin kalitesidir. Doktorun tecrübesi, sadece greftleri toplama ve ekme becerisiyle sınırlı değildir. Aynı zamanda, hastanın saç dökülme tipini doğru analiz etme, donör alanın kapasitesini gerçekçi bir şekilde değerlendirme ve yüz yapısına en uygun doğal saç çizgisini tasarlama gibi sanatsal bir vizyonu da içerir. Deneyimli bir cerrah, her hastanın farklı olduğunu bilir ve standart bir yaklaşım yerine kişiye özel bir planlama yapar. Operasyonu gerçekleştiren teknisyenlerin de rolü çok büyüktür. Greftlerin toplanması, sayılması, sınıflandırılması ve ekime hazır hale getirilmesi gibi hassas işlemler bu ekip tarafından yürütülür. Greftlerin vücut dışında kaldığı süreyi minimumda tutmak, onları doğru solüsyonlarda saklamak ve ekim sırasında köklere zarar vermemek, ekibin el becerisine ve titizliğine bağlıdır. Ayrıca, kliniğin kullandığı teknoloji ve hijyen standartları da başarıyı doğrudan etkiler. Modern ekipmanlar, greftlere daha az zarar verirken, steril bir ortam enfeksiyon riskini ortadan kaldırarak iyileşme sürecini hızlandırır ve greftlerin sağlıklı bir şekilde tutunmasını sağlar. İyi bir klinik, operasyon öncesi danışmanlıkta size gerçekçi vaatlerde bulunur, tüm süreci şeffaf bir şekilde anlatır ve operasyon sonrası takip konusunda da destek olur.
Hastanın Durumu ve Genetik Yapısı
Klinik ve doktor ne kadar iyi olursa olsun, hastanın kendi biyolojik özellikleri de sonucun belirleyicisidir. Saç ekiminin başarısı, büyük ölçüde hastanın donör bölgesi olarak adlandırılan ense ve yanlardaki saçların kalitesine ve yoğunluğuna bağlıdır. Bu bölgedeki saç kökleri ne kadar sağlıklı, kalın ve sık ise, o kadar iyi bir sonuç elde edilebilir. İleri derecede saç dökülmesi olan ve donör bölgesi zayıf bir kişide, çok yoğun bir görünüm elde etmek mümkün olmayabilir. Bu noktada beklentilerin gerçekçi olması önemlidir. Hastanın yaşı ve genel sağlık durumu da iyileşme sürecini ve greftlerin tutunma oranını etkiler. Sigara kullanımı gibi alışkanlıklar, kan dolaşımını olumsuz etkileyerek greftlerin beslenmesini zorlaştırabilir ve başarı oranını düşürebilir. Saçın yapısı da sonucu etkileyen bir diğer faktördür. Örneğin, kalın telli ve dalgalı saçlar, ince telli ve düz saçlara göre daha az greftle daha dolgun bir görünüm yaratabilir. Saç rengi ile kafa derisi rengi arasındaki kontrastın az olması da daha yoğun bir algı oluşturur. Bu nedenle, operasyon öncesi yapılan analizde doktor, tüm bu kişisel faktörleri değerlendirerek hastaya özel bir planlama yapmalı ve elde edilebilecek sonuç hakkında dürüst bir bilgilendirmede bulunmalıdır.
Operasyon Sonrası Bakımın Önemi
Saç ekimi operasyonu, greftler ekildiğinde bitmez; aslında en kritik aşamalardan biri yeni başlar. Operasyon sonrası ilk 10-15 gün, ekilen greftlerin kafa derisine tutunması için hayati öneme sahiptir. Bu dönemde hastanın kliniğin verdiği talimatlara harfiyen uyması, Türkiye’de saç ekimi başarı oranı üzerinde doğrudan bir etkiye sahiptir. Bu talimatlar genellikle ekim bölgesini darbelere karşı korumayı, belirli bir pozisyonda uyumayı, ağır fiziksel aktivitelerden ve terlemekten kaçınmayı içerir. İlk yıkama, genellikle klinikte veya hastanın kendisi tarafından özel bir losyon ve şampuan kullanılarak çok hassas bir şekilde yapılır. Bu süreçte ekilen köklere zarar vermemek çok önemlidir. İlerleyen haftalarda ve aylarda da sabırlı olmak gerekir. Operasyondan yaklaşık 2-4 hafta sonra “şok dökülme” adı verilen bir süreç yaşanır. Bu süreçte ekilen saç telleri dökülür, ancak kökler deri altında kalır. Bu tamamen normal ve beklenen bir durumdur. Yeni saçlar genellikle 3-4 ay sonra çıkmaya başlar ve sonuçların belirginleşmesi 6 ayı bulabilir. Nihai ve en yoğun görünüme ulaşmak ise 12 ila 18 ay sürebilir. Bu süreçte doktorun önerdiği vitamin takviyelerini kullanmak, sağlıklı beslenmek ve stresten uzak durmak da saçların daha sağlıklı büyümesine yardımcı olabilir. Kısacası, hasta operasyon sonrası bakım sürecinde ne kadar özenli ve sabırlı olursa, elde edeceği sonuç da o kadar başarılı olur.
Türkiye’de Kullanılan Saç Ekimi Teknikleri ve Başarı Oranları
Türkiye’deki saç ekimi başarısının arkasındaki önemli etkenlerden biri de kullanılan ileri teknolojilerdir. Günümüzde en yaygın olarak kullanılan iki ana teknik FUE (Foliküler Ünite Ekstraksiyonu) ve DHI (Doğrudan Saç Ekimi) yöntemleridir. Her iki tekniğin de temel amacı, dökülmeye karşı dirençli olan donör bölgeden sağlıklı saç köklerini alıp saçsız alana nakletmektir. Ancak uygulama biçimleri ve kullandıkları aletler açısından farklılıklar gösterirler. Kliniğin ve cerrahın bu tekniklerdeki uzmanlığı, operasyonun başarısını doğrudan etkiler. Bir teknik diğerinden mutlak anlamda “daha iyi” değildir; doğru teknik, hastanın saç yapısı, dökülme derecesi ve beklentilerine göre belirlenir. İyi bir klinik, her iki tekniği de başarıyla uygulayabilmeli ve hastaya en uygun olanı önerebilmelidir. Şimdi bu iki popüler tekniğin başarı oranlarına nasıl etki ettiğini daha yakından inceleyelim.
FUE (Foliküler Ünite Ekstraksiyonu) Tekniği
FUE tekniği, dünyada ve Türkiye’de en yaygın kullanılan saç ekimi yöntemidir. Bu yöntemde, saç kökleri (greftler) donör bölgeden mikromotor adı verilen özel bir aletle tek tek alınır. Daha sonra, ekim yapılacak alanda küçük kanallar açılır ve toplanan greftler bu kanalların içine tek tek yerleştirilir. FUE tekniğinin başarısı, greftlerin alınması ve kanalların açılması aşamalarındaki hassasiyete bağlıdır. Deneyimli bir ekip, greftleri alırken çevre dokuya ve diğer köklere zarar vermez. Kanalları açarken ise saçların doğal çıkış yönüne, açısına ve sıklığına dikkat eder. Bu, sonucun doğal görünmesi için kritik bir adımdır. FUE tekniğinde greft sağkalım oranı, doğru uygulandığında %90-95’in üzerine çıkabilir. Bu tekniğin en büyük avantajlarından biri, donör bölgede doğrusal bir iz bırakmaması ve çok sayıda greftin tek bir seansta ekilmesine olanak tanımasıdır. Özellikle geniş alanlarda saç dökülmesi yaşayan kişiler için ideal bir yöntemdir. Safir FUE ise, standart FUE tekniğinin bir çeşididir. Bu yöntemde, metal slitler yerine daha keskin ve pürüzsüz olan safir uçlu bıçaklar kullanılır. Safir uçlar, daha küçük ve daha hassas kanallar açılmasını sağlayarak doku hasarını azaltır, kabuklanmayı en aza indirir ve iyileşme sürecini hızlandırabilir. Bu da greftlerin tutunma oranını olumlu yönde etkileyebilir.
DHI (Doğrudan Saç Ekimi) Tekniği
DHI tekniği, FUE yönteminin bir varyasyonu olarak kabul edilebilir ancak uygulama şeklinde önemli bir fark vardır. DHI yönteminde, greftler toplandıktan sonra Choi Pen adı verilen özel bir medikal kalem içine yerleştirilir. Bu kalem sayesinde, ekim yapılacak alanda kanal açma ve grefti yerleştirme işlemi aynı anda yapılır. Yani, önceden bir kanal açılmasına gerek kalmaz. Bu yöntemin en büyük avantajı, toplanan greftlerin vücut dışında bekleme süresini önemli ölçüde kısaltmasıdır. Greftlerin dış ortamda daha az kalması, canlılıklarını koruma ve operasyon sonrası tutunma ihtimallerini artırma potansiyeline sahiptir. Bu nedenle DHI tekniğinin greft sağkalım oranı da oldukça yüksektir ve genellikle %95’in üzerinde olduğu kabul edilir. DHI, özellikle mevcut saçların arasına sıklaştırma ekimi yapmak için çok uygundur, çünkü Choi Pen, çevredeki saç köklerine zarar vermeden hassas bir ekim yapılmasına olanak tanır. Ayrıca, genellikle daha az kanama olur ve iyileşme süreci FUE’ye göre biraz daha hızlı olabilir. Ancak DHI tekniği, FUE’ye göre daha fazla teknik beceri ve tecrübe gerektirir. Operasyon süresi daha uzun olabilir ve genellikle daha maliyetlidir. Hangi tekniğin seçileceği, hastanın ihtiyacına göre doktor tarafından belirlenmelidir.
Saç Ekimi Başarı Oranını Anlamak: Beklentileri Doğru Ayarlamak
Türkiye’de saç ekimi başarı oranı kaç sorusunu sorarken, en önemli adımlardan biri beklentileri doğru ve gerçekçi bir seviyede tutmaktır. İnternetteki öncesi-sonrası fotoğrafları ve abartılı reklamlar, bazen gerçek dışı beklentiler yaratabilir. Saç ekimi bir sihir değildir; mevcut saç kaynaklarınızın daha verimli bir şekilde yeniden dağıtılması işlemidir. Bu nedenle sonucun ne kadar iyi olacağı, büyük ölçüde sizin donör bölgenizin kapasitesine bağlıdır. Başarıyı sadece “saçlarım çıktı” olarak değil, daha kapsamlı bir şekilde değerlendirmek gerekir. Greftlerin hayatta kalma oranı, estetik görünüm ve sürecin tamamına yayılan sabır, başarının üç temel taşıdır. Mükemmel bir sonuç için bu üç unsurun da bir arada olması gerekir. Unutmayın ki, her bireyin iyileşme süreci ve saç büyüme hızı farklıdır. Başkasında gördüğünüz bir sonucu birebir kendinizde beklemek hayal kırıklığına yol açabilir. Gerçekçi beklentiler, operasyon sonrası süreçte daha mutlu ve tatmin olmuş hissetmenizi sağlar.
Başarıyı değerlendirirken ilk olarak greft sağkalım oranını anlamak gerekir. %100 greft sağkalımı neredeyse imkansızdır. Tıbbi olarak, %90 ve üzeri bir greft tutunma oranı son derece başarılı kabul edilir. Bu, ekilen her 10 greftten 9’unun yeni yerinde büyümeye devam edeceği anlamına gelir. İkinci olarak, estetik başarıyı göz önünde bulundurmalısınız. Yüksek greft sağkalımı, tek başına doğal bir görünümü garanti etmez. Saç çizgisinin tasarımı, başarının en önemli estetik unsurudur. Yüze uygun olmayan, çok düz veya yapay görünen bir saç çizgisi, operasyonun başarısız olarak algılanmasına neden olabilir. Ayrıca, ekilen saçların açısı ve yönü, mevcut saçlarınızla uyumlu olmalıdır. Aksi takdirde saçlar “çim adam” gibi dik ve doğal olmayan bir şekilde çıkabilir. Son olarak, sabırlı olmanız gerektiğini unutmamalısınız. Saç ekiminin nihai sonucu görmek için 12 ila 18 ay arasında bir süre gerekir. Operasyondan hemen sonra yoğun saçlara kavuşmayı beklemek yanlıştır. Şok dökülme evresini yaşayacak, ardından yavaş yavaş yeni saçların çıktığını göreceksiniz. Bu süreç boyunca kliniğinizle iletişimde kalmak ve sürece güvenmek, stresi azaltır ve beklentilerinizi doğru yönetmenize yardımcı olur.
Türkiye’de Saç Ekimi Başarı Oranını Yükseltmek İçin Neler Yapılabilir?
Saç ekimi operasyonunun başarısı sadece kliniğin sorumluluğunda değildir. Hastanın operasyon öncesi ve sonrası süreçte atacağı adımlar da sonucu doğrudan etkiler. Başarı oranını en üst düzeye çıkarmak için hasta ve kliniğin bir ekip olarak çalışması gerekir. Doğru hazırlık yapmak ve operasyon sonrası kurallara titizlikle uymak, ekilen greftlerin sağlıklı bir şekilde büyümesi için en iyi ortamı yaratır. Bu süreç, bir maraton gibidir; sadece operasyon günü değil, öncesindeki ve sonrasındaki haftalar ve aylar da büyük önem taşır. Kendi sağlığınıza yapacağınız küçük yatırımlar ve göstereceğiniz özen, saç ekimi sonucunuzda büyük bir fark yaratabilir. Şimdi, hem operasyon öncesi hem de sonrası dönemde başarı oranını artırmak için neler yapabileceğinize daha yakından bakalım.
Operasyon Öncesi Hazırlık
Operasyon gününden en az bir hafta önce, kanı sulandırma potansiyeli olan her şeyden kaçınmak çok önemlidir. Aspirin gibi kan sulandırıcı ilaçlar, bazı vitamin takviyeleri (E vitamini gibi) ve bitki çayları (yeşil çay gibi) operasyon sırasında kanamayı artırabilir. Bu durum hem operasyonu zorlaştırır hem de greftlerin tutunmasını olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle, kullandığınız tüm ilaçlar ve takviyeler hakkında doktorunuzu bilgilendirmeli ve onun talimatlarına uymalısınız. Alkol ve sigara kullanımı da başarıyı düşüren önemli faktörlerdir. Sigara, kan damarlarını daraltarak kafa derisindeki kan dolaşımını azaltır. Bu, ekilen greftlerin yeterli oksijen ve besin alamamasına neden olur. Alkol ise kanı sulandırabilir. Operasyondan en az bir hafta önce sigara ve alkolü bırakmak, iyileşme sürecini hızlandırır ve Türkiye’de saç ekimi başarı oranı üzerinde pozitif bir etki yaratır. Son olarak, operasyon öncesi en önemli adım, doğru klinik araştırması yapmaktır. Sadece fiyata odaklanmak yerine, kliniğin tecrübesini, doktorun yetkinliğini, önceki hasta yorumlarını ve fotoğraflarını dikkatlice inceleyin. Danışma sırasında, size özel bir planlama yapıldığından ve tüm sorularınızın net bir şekilde cevaplandığından emin olun.
Operasyon Sonrası Süreçte Dikkat Edilmesi Gerekenler
Operasyon sonrası dönem, başarının kilitlendiği aşamadır. Kliniğinizin size vereceği talimat listesi, sizin yol haritanız olmalıdır. İlk birkaç gün, ekim bölgesini her türlü temastan, sürtünmeden ve darbeden korumak hayati önem taşır. Yatarken sırt üstü ve yüksek bir yastıkla uyumak, ekim bölgesinin yastığa sürtünmesini engeller. Size verilen özel şapkayı dışarı çıkarken kullanmak, bölgeyi güneşten ve tozdan korur. İlk yıkama talimatlarına harfiyen uymak, kabukların yumuşakça temizlenmesini ve greftlerin zarar görmemesini sağlar. Operasyondan sonraki ilk birkaç hafta ağır spor, sauna, hamam ve yüzme gibi aktivitelerden kaçınmak gerekir. Terleme, enfeksiyon riskini artırabilir. Sağlıklı ve dengeli beslenmek, bol su içmek de vücudun iyileşme sürecine ve saç köklerinin beslenmesine yardımcı olur. Doktorunuzun tavsiye ettiği PRP (Trombositten Zengin Plazma) gibi destekleyici tedaviler, iyileşmeyi hızlandırabilir ve saç büyümesini teşvik edebilir. Bu tedaviler, kendi kanınızdan elde edilen büyüme faktörlerinin kafa derisine enjekte edilmesiyle yapılır ve greftlerin canlanmasına yardımcı olabilir. En önemlisi, sabırlı olmaktır. Sonuçları görmek aylar sürer, bu süreçte endişelenmek yerine sürece güvenmek en doğrusudur.
Sonuç
Sonuç olarak, Türkiye’de saç ekimi başarı oranı kaç sorusunun net bir cevabı yoktur, çünkü başarı kişiye özel bir denklemdir. Türkiye, tecrübeli cerrahları, modern klinikleri ve gelişmiş teknolojileri sayesinde genel olarak çok yüksek greft sağkalım oranları sunmaktadır. %90’ın üzerindeki oranlar, doğru klinik seçildiğinde oldukça gerçekçidir. Ancak unutulmamalıdır ki, nihai başarı sadece teknik bir ölçümden ibaret değildir. Doğal bir görünüm, estetik bir saç çizgisi ve hastanın sonuçtan duyduğu memnuniyet, başarının en önemli göstergeleridir. Bu başarıya ulaşmanın yolu, üç temel adımdan geçer: doğru kliniği ve doktoru seçmek, kendi biyolojik faktörlerinizin farkında olarak gerçekçi beklentiler belirlemek ve operasyon sonrası bakım talimatlarına titizlikle uymak. Bu adımları doğru bir şekilde takip ettiğinizde, Türkiye’de yapılan bir saç ekimi operasyonundan memnun kalma olasılığınız oldukça yüksektir. En önemli yatırım, aceleci davranmadan, detaylı bir araştırma yaparak size en uygun ve en güvenilir kliniği bulmaktır.
Sıkça Sorulan Sorular
Türkiye’de saç ekimi neden bu kadar popüler?
Türkiye’de saç ekiminin popüler olmasının birkaç temel nedeni vardır. Birincisi, maliyettir. Türkiye, Avrupa ve Amerika’daki ülkelere kıyasla çok daha uygun fiyatlara yüksek kalitede hizmet sunar. İkincisi, tecrübedir. Türk doktorlar ve klinikler, her yıl binlerce uluslararası hastaya hizmet verdikleri için bu alanda büyük bir deneyim ve uzmanlık kazanmışlardır. Üçüncüsü ise, genellikle konaklama, transfer ve operasyon gibi her şeyin dahil olduğu “her şey dahil” paketler sunulmasıdır. Bu, yurt dışından gelen hastalar için süreci oldukça kolaylaştırır.
Saç ekimi operasyonu sonrası saçlar ne zaman uzar?
Saç ekimi sonrası süreç sabır gerektirir. Operasyondan yaklaşık 2-4 hafta sonra “şok dökülme” yaşanır ve ekilen saç telleri dökülür. Bu normal bir süreçtir. Yeni saçlar genellikle 3. veya 4. aydan itibaren çıkmaya başlar. 6. aydan sonra sonuçlar belirginleşmeye başlar ve saçlarda gözle görülür bir yoğunlaşma olur. Ancak nihai, en dolgun ve en doğal görünüme ulaşmak 12 ila 18 ay sürebilir. Bu süreç kişiden kişiye değişiklik gösterebilir.
Ekilen saçlar tekrar dökülür mü?
Hayır, doğru yapıldığında ekilen saçlar kalıcıdır ve tekrar dökülmez. Bunun nedeni, saç köklerinin (greftlerin) genetik olarak dökülmeye karşı dirençli olan ense ve kulak üstü bölgesinden (donör bölge) alınmasıdır. Bu kökler, yeni ekildikleri yerde de bu dökülmeme özelliklerini korurlar. Ancak, saç ekimi mevcut saç dökülmesini durdurmaz. Yani, ekim yapılmayan bölgelerdeki orijinal saçlarınız, eğer genetik dökülme eğiliminiz devam ediyorsa, zamanla dökülmeye devam edebilir. Bu nedenle bazı durumlarda ilerleyen yıllarda ikinci bir seans gerekebilir.
Saç ekiminde başarı oranı nasıl ölçülür?
Saç ekiminde başarı birkaç farklı kritere göre ölçülür. En temel teknik ölçüt, ekilen greftlerin sağkalım oranıdır. %90’ın üzerinde bir oran başarılı kabul edilir. Ancak bu tek başına yeterli değildir. Estetik başarı da çok önemlidir. Bu, saç çizgisinin ne kadar doğal tasarlandığı, ekilen saçların açısının ve yönünün mevcut saçlarla ne kadar uyumlu olduğu ve elde edilen yoğunluğun tatmin edici olup olmadığı gibi faktörleri içerir. Son ve en önemli ölçüt ise hasta memnuniyetidir. Hastanın operasyon sonucundan mutlu

